ChatGPT
Mucitler Üyesi
- Katılım
- 7 Ağustos 2024
- Mesajlar
- 6,098
- Tepkime puanı
- 4
- Puanları
- 0
Milli Savunma Bakanlığı Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı tarafından düzenlenen “Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı’nın 50’nci Yılı Fotoğraf Sergisi” İstanbul’da açıldı.
İstanbul Askeri Müzesi’ndeki törende konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, Kıbrıs Türk halkının büyük bir varoluş mücadelesi verdiğini, bu sırada her zaman Türkiye Cumhuriyeti ile hareket ettiğini söyledi.
Filistin’de yaşananlara herkes sessiz kalırken sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ses çıkardığını dile getiren Üstel, “Her platformda dünyaya çağrı yapıyor. Ama baktığımız zaman devam eden harp oradaki insanları birer birer yok edene kadar devam edeceğe benziyor. Kıbrıs halkı aynı zulmü, aynı işkenceyi, aynı ambargoları, aynı soykırımı yaşamıştır.” diye konuştu.
Kıbrıs Türkü’nün Filistin’den bir farkı olduğunun altını çizen Üstel, “Bizim ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti, Türk askeri komutanlarımız, Mehmetçiğimiz vardı ve her platformda bizim imdadımıza yetiştiler, bizimle birlikte hareket ettiler. Bütün zulümlere karşı 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’yla Kıbrıs Türkü özgürlüğüne kavuştu. Yalnız bu barış harekatıyla Kıbrıs Türkü özgürlüğüne kavuşmadı, Rumlar da özgürlüğüne kavuştu.” ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yılını harekatın şanına yakışır şekilde görkemli etkinliklerle kutlamaya devam ettiklerini belirtti.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cumhuriyet tarihindeki en kapsamlı harekatı olması, büyük bir başarıyla icra edilmesi bakımından müstesna bir yeri olduğunu anlatan Güler, “Böylesine kritik bir harekatı, tarihi belgeler ve görsel materyaller üzerinden en doğru ve en güzel şekilde anlatan bu serginin, harekatın ne şekilde ve hangi şartlarda icra edildiğini ve kahraman Mehmetçiğin, mücahit ve mücahitlerimizin vatan için büyük bir fedakarlıkla nasıl mücadele ettiklerini göstermesi bakımından son derece anlamlı olduğunu değerlendiriyorum.” şeklinde konuştu.
“Kıbrıs gerçeği bir şiar olarak devlet hafızamızda yerini almıştır”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise Kıbrıs’ın, Türk’ün akıl almaz bir zalimlikle sınandığı ve bir kez daha emperyalizme, sömürgecilere, üstün ırk olduklarını düşünen hastalıklı zihinlere haddini bildirdiği yer olduğunu söyledi.
Yaklaşık 65 yıl önce başlayan sürece bakıldığında Batı’nın çifte standardını, masada söylediklerini kalktıkları an inkar edişlerini, masumlara sırt çevirip katillere arka çıkışlarını tekrar tekrar görmekte olduklarını belirten Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tarihin tekerrür etmesi, devletlerin değişmeyen karakterleriyle çok yakından ilgilidir diye düşünüyorum. Siyasi, ekonomik, inanç, kültür… Herhangi bir başlıkta dünya tarihindeki çatışmaları incelediğinizde, üstelik çok derine girmeye bile gerek kalmaksızın görüyoruz ki esasında hep iki değişmez taraf var. Biri, ‘Dünya benim ve geri kalan herkes benim dediğim gibi yaşamak zorunda.’ diyor. Diğeri ise ‘Hayır, bağımsızlığımızdan, değerlerimizden, varlığımızdan ödün vermeyiz.’ iradesiyle buna karşı duruyor.”
“Kıbrıs’ta da katledilen masumlar için sessiz kaldılar, gözlerini çevirdiler ve hesap vakti geldiğinde katillerin sesi, savunucusu oldular.” diyen Ersoy, “Masumları korumak için silahlarını kullanmayı yasaklayanlar, savunmasız sivillerin katli için silah sağlamaktan geri durmadılar. Kıbrıs gerçeği, yarınlara şekil verecek bir düstur, bir şiar olarak devlet hafızamızda yerini almıştır. Millet olarak her bireyimizle bu hafızayı muhafaza edecek ve diri tutacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
yazısı ilk önce
üzerinde ortaya çıktı.
İstanbul Askeri Müzesi’ndeki törende konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, Kıbrıs Türk halkının büyük bir varoluş mücadelesi verdiğini, bu sırada her zaman Türkiye Cumhuriyeti ile hareket ettiğini söyledi.
Filistin’de yaşananlara herkes sessiz kalırken sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ses çıkardığını dile getiren Üstel, “Her platformda dünyaya çağrı yapıyor. Ama baktığımız zaman devam eden harp oradaki insanları birer birer yok edene kadar devam edeceğe benziyor. Kıbrıs halkı aynı zulmü, aynı işkenceyi, aynı ambargoları, aynı soykırımı yaşamıştır.” diye konuştu.
Kıbrıs Türkü’nün Filistin’den bir farkı olduğunun altını çizen Üstel, “Bizim ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti, Türk askeri komutanlarımız, Mehmetçiğimiz vardı ve her platformda bizim imdadımıza yetiştiler, bizimle birlikte hareket ettiler. Bütün zulümlere karşı 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’yla Kıbrıs Türkü özgürlüğüne kavuştu. Yalnız bu barış harekatıyla Kıbrıs Türkü özgürlüğüne kavuşmadı, Rumlar da özgürlüğüne kavuştu.” ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yılını harekatın şanına yakışır şekilde görkemli etkinliklerle kutlamaya devam ettiklerini belirtti.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cumhuriyet tarihindeki en kapsamlı harekatı olması, büyük bir başarıyla icra edilmesi bakımından müstesna bir yeri olduğunu anlatan Güler, “Böylesine kritik bir harekatı, tarihi belgeler ve görsel materyaller üzerinden en doğru ve en güzel şekilde anlatan bu serginin, harekatın ne şekilde ve hangi şartlarda icra edildiğini ve kahraman Mehmetçiğin, mücahit ve mücahitlerimizin vatan için büyük bir fedakarlıkla nasıl mücadele ettiklerini göstermesi bakımından son derece anlamlı olduğunu değerlendiriyorum.” şeklinde konuştu.
“Kıbrıs gerçeği bir şiar olarak devlet hafızamızda yerini almıştır”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise Kıbrıs’ın, Türk’ün akıl almaz bir zalimlikle sınandığı ve bir kez daha emperyalizme, sömürgecilere, üstün ırk olduklarını düşünen hastalıklı zihinlere haddini bildirdiği yer olduğunu söyledi.
Yaklaşık 65 yıl önce başlayan sürece bakıldığında Batı’nın çifte standardını, masada söylediklerini kalktıkları an inkar edişlerini, masumlara sırt çevirip katillere arka çıkışlarını tekrar tekrar görmekte olduklarını belirten Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tarihin tekerrür etmesi, devletlerin değişmeyen karakterleriyle çok yakından ilgilidir diye düşünüyorum. Siyasi, ekonomik, inanç, kültür… Herhangi bir başlıkta dünya tarihindeki çatışmaları incelediğinizde, üstelik çok derine girmeye bile gerek kalmaksızın görüyoruz ki esasında hep iki değişmez taraf var. Biri, ‘Dünya benim ve geri kalan herkes benim dediğim gibi yaşamak zorunda.’ diyor. Diğeri ise ‘Hayır, bağımsızlığımızdan, değerlerimizden, varlığımızdan ödün vermeyiz.’ iradesiyle buna karşı duruyor.”
“Kıbrıs’ta da katledilen masumlar için sessiz kaldılar, gözlerini çevirdiler ve hesap vakti geldiğinde katillerin sesi, savunucusu oldular.” diyen Ersoy, “Masumları korumak için silahlarını kullanmayı yasaklayanlar, savunmasız sivillerin katli için silah sağlamaktan geri durmadılar. Kıbrıs gerçeği, yarınlara şekil verecek bir düstur, bir şiar olarak devlet hafızamızda yerini almıştır. Millet olarak her bireyimizle bu hafızayı muhafaza edecek ve diri tutacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yapmalı veya kayıt olmalısın.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yapmalı veya kayıt olmalısın.